Türkiyenin Sanal Gelişim Ortamı product by:cem uslu
giriş yaptığınız için teşekkür ederiz üye olmak için lütfen üye ol butonuna tıklayınız üye olmadan linkleri göremezsiniz bol bol mesaj yazın içerik paylaşın iyi forumlar
Türk dilinin ilk müdafileri B-130911-%C3%BCnlem

ACİL MODERATÖR ALIMI VARDIR
MODERATÖR OLMAK İSTEYENLERİN
ÖZEL MESAJ ATMALARI RİCA OLUNUR

design by cem uslu
copyrighty 2010
Türkiyenin Sanal Gelişim Ortamı product by:cem uslu
giriş yaptığınız için teşekkür ederiz üye olmak için lütfen üye ol butonuna tıklayınız üye olmadan linkleri göremezsiniz bol bol mesaj yazın içerik paylaşın iyi forumlar
Türk dilinin ilk müdafileri B-130911-%C3%BCnlem

ACİL MODERATÖR ALIMI VARDIR
MODERATÖR OLMAK İSTEYENLERİN
ÖZEL MESAJ ATMALARI RİCA OLUNUR

design by cem uslu
copyrighty 2010
Türkiyenin Sanal Gelişim Ortamı product by:cem uslu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Türkiyenin Sanal Gelişim Ortamı product by:cem uslu

Her türlü konuda bilgi paylaşımınızı sağlayacak mükemmel bir forum
 
AnasayfaHOŞGELDİNİZAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap
koreanfans köşesi için uploadlar başlamıştır film müzik ve kore kültürüne ait yüzlerce eseri ve fotoğraflarını buradan bulabilirsiniz

 

 Türk dilinin ilk müdafileri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin
Admin


Mesaj Sayısı : 675
Doğum tarihi : 24/08/91
Kayıt tarihi : 07/07/10
Yaş : 32

bi zar at bakalım
tecrübe:
Türk dilinin ilk müdafileri Left_bar_bleue100/100Türk dilinin ilk müdafileri Empty_bar_bleue  (100/100)

Türk dilinin ilk müdafileri Empty
MesajKonu: Türk dilinin ilk müdafileri   Türk dilinin ilk müdafileri I_icon_minitimePtsi Tem. 19, 2010 12:26 pm

Türk dilinin ilk müdafileri

Viyana bozgununa kadar zaferlerle dolu Osmanlı’nın Garp âlemi karşısında psikolojik üstünlüğü vardı Bu hissin sevkiyle daima hakir görüp her nevi inkılap ve tekâmülüne karşı lâkayt kaldığı Batı dünyasından ilk mağlubiyeti aldığı zaman Osmanlı aydın ve yöneticileri bir şeylerin değiştiğinin farkına vardılar ve gerilemenin sebeplerini Avrupa’daki değişimi araştırmaya başladılar

III Selim zamanından –reform döneminden– itibaren Avrupa ile ciddi temaslar olmaya başladı Bizzat padişahlar tarafından başlatılan ve teşvik gören Batı’ya yönelmenin önemli gerekçeleri vardı Batı modern kurumlaşmalarda müspet ilimlerde ve sanayileşmede gerçekten çok mesafeler kat etmişti Başlangıçta iyi niyetlerle Batı’daki bu müspet gelişmelerden yararlanmak amacıyla başta askerî alanda olmak üzere Batılı anlamda birtakım yenilikler yapılmaya başlandı Fakat bu Batı’ya yöneliş maalesef zamanla bilimsel ve teknolojik transfer yerine kültür transferine dönüştü Bu transferlerden en önemlilerinden biri de Fransızcanın Osmanlı eğitim ve kültür hayatına girmesidir 1839 tarihinde Mekteb–i Tıbbiye–i Adliye–i Şahane’nin kurulması ve Fransızca eğitime başlaması bunun en güzel örneklerinden biridir

II Mahmut döneminin son senesinde Napolyon Bonapart’ın tavsiyeleri ile Viyana’dan bol ve cazip vaatlerle getirtilen Dr Bernar’ın idaresi ve hekimbaşılığında açılan bu okulda bütün dersler Fransızcadır

1860’lara gelindiğinde derslerin Türkçeleştirilmesi en azından bir iki Türkçe ders konulması gündeme geldi Valâsidi Kaspar Zografos Kostantin Kara Todori Serviçin Baroçi Pawlâki Kalya Valyan gibi Türk olmayan ve birçoğu Türkçe dahi bilmeyen muallimler bu teşebbüsü akim bırakmak üzere hemen başkaldırmış Cemalettin Efendi’yi nazırlıktan bile etmişlerdir Fakat bu olay Tıbbîye talebesinin vicdanını ateşlemiş milliyet ateşi yanmaya başlamış ve talebeler arasında derslerin Türkçeleştirilmesi için bir gizli cemiyetin kurulmasına teşebbüs edilmiştir Bu hadise Askerî Tıbbiye Mektebi’nde sonraları daima görülen dayanışma ve toplu iş görmek zaruretinin ilk vesilesini teşkil etmiştir Talebeler 1861 tarihinde Mecmua–i Fünun gazetesinde bu konuda yazılar yazmaya Türk olmayan muallimler de Beyoğlu’nda çıkan Fransızca gazetelerde Türkçe dersleri aleyhinde yazılar neşretmeye başlamışlardır “Yabancı muallimlerin düşüncelerine göre hekimlik; yavan ve iptidaî bir lisan olan Türk dili ile ifade edilemeyecek kadar yüksek bir ilimdir

Kurulan gizli cemiyet yabancı muallimlerin Türk diline yaptıkları tecavüzlere karşılık olmak üzere Türkçe tıp kitabı yazmak kararını verdiler İş paraya dayanınca 1861’de aynı mektebe nazır olan ve Türk dili müdafii talebelere yakın olan Hacı Arif Efendi kemerini çözerek biriktirmiş olduğu otuz beş altını ortaya koymuş ve en büyük müşkülü halletmiştir

Gizli olarak kurulan cemiyet 1866 yılında Cemiyet–i Tıbbiye–i Osmaniye adıyla resmen kurulmuştur Türkçe tıp kitabı yazma faaliyetleri hız kazanmış önce bir tıp lügatinin hazırlanması lüzumlu görülmüştür Hacı Arif Efendi ve Serasker Hüseyin Avni Paşa’nın da teşvik ve maddi katkılarıyla Nisten’in Fransızca lügati cemiyet üyelerince paylaşılarak tercüme edilmiştir Mısır’dan yeni bastırılmış tıp kitapları getirtilmiş üç yıl içerisinde lügat hazırlanmış birçok kitap Türkçe’ye çevrilmiştir Artık derslerin de Türkçe’ye çevrilme zamanı gelmiştir Fakat bir problem vardır; yabancı hocalar Türkçe bilmiyordur Cemiyet–i Tıbbiye–i Osmaniye üyeleri sırf Türkçe ders vermek gayesiyle başka bir mektep açtılar: Mekteb–i Tıbbîye–i Mülkiye: 1867

Yabancı muallimler bu hadise üzerine kendi memleketlerinde imiş gibi Türk dili ve kültürü aleyhinde Fransızca gazetelerde yazılar neşredip bunları vekillere ve ileri gelenlere yolluyorlardı “Eğer Türk dili hekimlik ilmini okutmaya kifayet etseydi bundan otuz sene evveldersler Türkçe olarak başlanırdı” diye propaganda yapıyorlardı Buna rağmen Mekteb–i Tıbbiye–i Mülkiye’deki dört senelik başarı da ortaya çıkınca Askerî Tıbbîye Mektebi’nde de dersler Türkçe okutulmaya başlanıldı: 1870

Fransızca tedrisatın kalkması mektebin inkişafına çok yardım etmişti Mektebe girmek isteyenlerin sayısında çok artış olmuştur Ayrıca “Askerî Tıbbiye Mektebi’ndeki yabancı muallimlerin de ne kadar cahil ve aciz oldukları ortaya çıkmıştır Şöyle ki: Yabancı hocalar sinir ve damarların ancak mikroskopla görülebilecek şeyler olduğunu anlatıyorlardı derslerde Fakat doktor olan Türk öğrenciler kadavra üzerinde sinir ve damarları tutup tutup gösterince artık yabancı muallimler orada hocalık etmeye cesaret edememişler birçoğu kendi yerlerini kendilerinden üstün olan yeni Türk hocalara bırakmışlardır

Kendi memleketinde kendi dilini savunmak için gizli cemiyet kurmak ne kadar acıdır! Öğrenciler bugünlere de örnek olacak bir davranış ve direniş gösterip ilk tehlikeyi atlatmışlar Fakat kültür erozyonu böyle devam ederse gelecekte de dili savunmak bir yana bizi biz yapan asıl değerlerimizi savunmak için cemiyetler kurmak durumunda kalabiliriz

KAYNAKLAR

1– Dr Osman Şevki Uludağ “Tanzimat ve Hekimlik” Tanzimat I

Maarif Matbaası İstanbul 1940

2– Mümtaz Turhan Kültür Değişmeleri MÜ İlahiyat Fak Vakfı Yay

İstanbul 1987

3– Dr Hüseyin Özdemir Osmanlı Devleti’nde Bürokrasi İstanbul 2001
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://wiki.yetkin-forum.com
 
Türk dilinin ilk müdafileri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Türk kızlarının özellikleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Türkiyenin Sanal Gelişim Ortamı product by:cem uslu :: KÜLTÜR&SANAT&TARİH&EDEBİYAT :: BİYOGRAFİLER-
Buraya geçin: